AILE YASANTISI
I.AİLE YAŞANTISI
Aile oluşumu ilk insan Hz. Adem (a.s.) ve Hz. Havva anamıza dayanmaktadır. Yani ilk insanlardan bu yana aile denen kurum vardır.. O zamanlarda insan sayısının artması için endogami (iç evlilik) yaygındı. - Bunlardan bahsediyorum çünkü bu konuyu daha iyi kavramamıza yardımda bulunacaktır. – İnsanlar kabileler halinde yaşamaya başlayınca da egzogami (dış evlilik) ye geçilmiştir. Ve büyük aile kurumları da ortaya çıkmaya başlamış oluyor böylelikle.
Ama biz tabii bu konu üzerinde durmayacağız. Bizim üstünde durmamız gereken şey yüzyılımızdaki aile yaşantılarımız.
21. yy’ da artık bütün aileler çekirdek aile (anne, baba ve çocuklar) haline gelmiş ve geniş aile tipi artık yok olmaya başlamıştır. Bu, aileler için hem iyi şeyler hem de kötü şeyler meydana getirmiştir. Örneğin; bir gelin iç güveysi gittiği bir evde oturmak istemeyebilir. Bu da onun en tabi hakkıdır. Ve ayrı bir eve çıkmak isteyecektir. Ayrı bir eve çıktığında daha rahat ve huzura kavuşacaktır. Gelin huzura kavuşacaktır ama ya erkek tarafın ailesi yani anne ve babası buna razı olup izin verecek midir? Verse bile gönül koymayacaklar mıdır? Bu soruları soruyorum çünkü hala böyle insanlar da vardır elbette. Ama aslında olması gereken de zaten bir eş ile kocasının ayrı bir evde oturması ve rahat ve huzur içinde olmalarıdır. Şöyle bir ihtimal de ortaya çıkabilir, o da eş kocasının ailesiyle de oturmak isteyebilir. Ama artık bu da azalmış bir durumdur.
Asıl anlatmak istediklerim bunlar değildir elbette. Asıl konumuz çekirdek aile içinde ayrı bir ailenin daha olmasıdır. İşte yüzyılımızın aile sorunu: Aile içinde aile olması.
Konuyu örneklerle açmaya başlayalım.
Dört kişiden oluşan bir aile vardır. Bu ailenin ekonomik durumu orta düzeyde kendilerine yetecek kadardır. Baba sigortalı bir işte çalışır. Anne ev işleriyle uğraşır. Çocuklar ise okuyordur. Baba çocukları için kendinden eksiltip çocuklarına vermektedir. Anne onların diğer ihtiyaçlarını karşılar. Çocuklar ise sadece okuyorlardır. Bu ailenin güzel olan dışarıdan görüntüsü. Ya içi?
Evet içi tamamen kopuk. Niye mi? Hemen onu da örneğiyle anlatmaya başlıyorum. Çocuklar eve geliyorlar okuldan. Ve eve geldiklerinde tek yaptıkları şey bilgisayar oynamaktır.. Ve iki kardeş her gün bu yüzden kavga ediyorlar. Anne çocuklara sadece bağırıyor. Başka hiçbir tepki yok. Çünkü o da televizyon başındadır ve dizisini kaçırmak istemiyor. Akşam olur ve eve baba gelir. Yorgundun. Önüne dün yapılmış yemek gelir ve eşine bağırmaya başlar. “Ben bu yemeklerden bıktım.”der. Halbuki yemek daha dün yapılmıştır yani. Yemek faslı biter. Çocuklar yine bilgisayar kavgasına tutuşur. Baba ayaklarını koltuğun tepesine uzatıp haber seyreder. Anne ise diğer odada dizi seyreder. Hayatları bu şekilde geçip gider.
İşte aile içinde aile. Herkes kendi aleminde herkes vurdumduymaz.
Şimdi diyeceksiniz ki en baştaki yazıyla asıl konunun ilişkisi ne? Boşuna laf kalabalığı diyebilirsiniz. Belki de haklısınız. Ama sizin düşündüğünüz gibi değil. Şöyle ki; ilk insanlar az sayıda oldukları için hep bir aradaydılar. Sürekli birbirlerinin yanında dururlar hep birlik ve beraberlik içinde yaşarlardı. Onlar arasında kopukluk olmazdı. Sürekli birbirlerine yardım ederlerdi.
Dinimiz İslam’da bir ailenin böyle olmasını ister. Hep iç içe olan, birbirlerine sahip çıkan, birbirlerine yardım eden, zor bir durum anında tüm aile fertlerinin bu konuda görüş ve fikirlerinin alınmasını ister. Yani bir aile içinde bir ailenin daha olmasını istemez.
Bu konudaki son sözlerimi söylerken şunları ifade etmek isterim. Bir aile her zaman birlik ve beraberlik içinde olmalı ve bir aile her zaman tek bir bütünü oluşturmalı.
ALLAH’A EMANET OLUN.
Samet YALÇIN
Arkadaşların arasında bunu tavsiye eden ilk kişi ol.